23 Şubat 2015 Pazartesi

Kokoloji - Tadahiko Nagao / Isamu Saito

Merhabalarr =) Bugünde karşınızda çok eğlenceli bir kitapla karşınızdayım.Romanlarım bir süre bitene kadar bu harika bitirdiğim kitabı tanıtmalıyım sizlere.İnanın otobüs yolculuğu yapan bir öğrenciyseniz benim gibi en azından iki saatlik yolu hemen bitirmenize yardım eden bir kitap.

Kokoloji bir anlamda içinde sizin kendinizi,ailenizi,içinizdeki sırları ve istekleri çok farklı psikolojik yollarla bulmanızı sağlayan,birer sayfalık test kitabı.

Ben kendime uyguladıklarımdan çoğu doğru çıktı aslında şaşırtıcı desem yeridir.Yani farkında bile değilsiniz aslında bazı şeylerin ve bunu bu kitapla çok güzel keşfediyorsunuz.İkincisini henüz almadım çünkü ilki iki saatte bittiğinden birazcık araya mesafe koyup sonradan tekrar o testlerle uğraşmanın tadını çıkarmak istiyorum.Pekala,biliyorum biraz garip bir durum değil mi?Elimde değil ama kitaplar anlık zevkler ve bittiğinde tekrar okunması o zevki ilki kadar vermiyor ne yazık ki.Hem okuncak milyon tane kitap,izlencek filmer varken malesef bir kitabı ikinci kez okuma lüksüne henüz girmedim.Vakit yok,okumak lazım!

Şimdi kitap hakkında birazcık bilgi sahibi olmanız ve kitabı alıpma isteğinizi körüklemek için bir iki tane testide sizinle paylaşıcağım.Bakalım sizin fikirleriniz neler olcak?=)

1.TEST:

Kız/erkek arkadaşınızın evine doğru gidiyorsunuz. Eve ulaşmanın iki yolu var. 
Bir tanesi dogrudan eve götürüyor, hızlı ama çok sıkıcı bir yol. Diğer yol ise 
daha uzunca fakat etrafta görülecek ilginç dükkanlar, güzel bir manzara ve 
renkli insanlar var. Sevgilinize gitmek için hangi yolu seçerdiniz?

Yolda 2 gül bahçesine rastladınız. Bir tanesi kırmızı güllerden diğeri beyaz 
güllerden oluşmuş. Sevgiliniz için 20 adet gül koparmaya karar verdiniz. Kaç 
tane kırmızı, kaç tane beyaz seçerdiniz? (isterseniz hepsini tek bir renkten 
seçebilirsiniz)

Sonunda eve vardınız. Arkadaşınız kapıyı açtı. Sevgilinizi çağırmasını rica 
edebilirsiniz yada kendiniz girip onu alabilirsiniz. Hangisini yaparsınız?

Sevgilinizin odasına gittiniz ama orda kimse yok. Gülleri orda bırakmaya karar 
verdiniz. Pencerenin yanına mı yoksa yatağın üzerine mi bırakırsınız?

Gün bitti ve artık yatma zamanı. Sevgiliniz ve siz ayrı odalarda yatıyorsunuz. 
Sabah uyanma vakti gelince, sevgilinizin odasına gidip bir baktınız. Sevgiliniz 
hala uyuyor mu yoksa uyanık mı?

Artık kendi evinize dönme zamanı. Kısa yolu mu yoksa uzun yolu mu tercih 
edersiniz?


1.TEST CEVAPLAR:
Yol, sizin aşka karşı nasıl bir tavır aldığınızı gösterir. Eğer kısa yolu seçerseniz, çabuk 
ve kolay aşık olan bir tipsiniz. Eğer uzun yolu tercih ediyorsanız kolay kolay aşık 
olmuyorsunuz ve uzun zaman geçmesi gerekiyor.

Kırmızı güllerin sayısı ilişkiye ne kadar kendinizden verdiğinizi ve beyaz güllerin sayısı 
karşılığında ne kadar beklediğinizi gösterir. Örneğin, 18 kırmızı ve 2 beyaz tercih 
etmişseniz, %90 veriyorsunuz ve karşılığında sadece %10 bekliyorsunuz demektir.
Bu soru sizin ilişkideki problemlere karşı nasıl yaklaştığınızı gösteriyor. Eğer 
arkadaşından rica etmişseniz, o zaman problemleri yok farzetmeyi tercih ediyor ve bir 
şekilde kendi kendine çözümlenmesini bekliyorsunuz demektir. Eğer kendiniz gidip almış 
iseniz, o zaman biraz daha direk bir insansınız ve sorunları hemen çözmeyi tercih 
ediyorsunuz.

Güllerin nereye bırakıldığı sevgilinizi ne kadar çok görmek istediğinizi gösteriyor. 
Yatağın üzerine bırakmak, onu görmeyi çok istediğinizin göstergesi, buna karşılık pencere 
kenarına bırakmak görüşmesenizde olur anlamına geliyor.
Bu soru sevgilinizin kişiliğine nasıl yaklaştığınızı gösteriyor. Eğer onu uyurken 
buluyorsanız, sevgilinizi olduğu gibi seviyorsunuz. Eğer uyanıkken buluyorsanız, sizin için 
değişmesini bekliyorsunuz demektir.

Eve dönüş yolu bir insana ne kadar süre aşık kalabileceğinizi gösteriyor. Eğer kısa yolu 
seçmiş iseniz genelde aşklarınız çok çabuk bitiyor demektir. Eğer uzun yolu seçmişseniz bir 
ilişkide aşkınızın daha uzun süre devam edeceğini gösteriyor.

2.TEST:

1.Çok nadir bulunan bir taşı bulmak için dağa tırmanmak üzere yola çıkıyorsunuz.Dağ hakkında neler düşünürsünüz?

2.Sonunda aradığınız taşı buldunuz.Ne tür bir taş?Taşın değerini tanımlayın.

2.TEST CEVAPLAR:

1.Dağ hakkındaki düşünceniz; babanızın,sizin gözünüzde nasıl biri olduğunu gösterir.

2.Taş tanımlayan sözleriniz; kendi değeriniz hakkında hissettiklerinizdir.


Sizlere sadecebu kadarını aktaracağım çünkü kalanlarını okumalı ve öğrenmelisiniz.Birkaç kişiyl birlikte sorular okunup cevaplancak bir oyundur aynı zamanda.Sadece tek kural var aslında anında aklınızdaki düşünceyi söylemeniz.İnternette birkaç testle beraber bunlar var diye sizlere aktarıyorum birçoğuda hiç aktarılmamış ve kitaba saygıdan bende okumanız için bu kadarını yazabilirim ancak.

Umarım sizde eğlenceli bulursunuz.Boş vakitler için yapılmış eğlenceli kitabı tavsiye ediyorum kesinlikle.İyi okumalar dilerim hepinize =))



22 Şubat 2015 Pazar

Lux Serisi (1-2) -Jennifer L. Armentrout 👽

Herkese Merhaba =) Bugün iki  haftadır beni yemek yiyip içmekten alıkoyan,birçok sayfasında kendimi kaybedip otobüs içinde kahkaha attığım,okul cafesinde kıpkırmızı kızarıp gülümseten bir seriyle karşınızdayım.


Seri gerçekten çok akıcı bir dille yazılmış olaylardan meydana geliyor.İki haftada ilk iki kitabını bitirdim ve hemen yazıp sizlere aktarmak istiyorum.Bu seri aslında beş kitaptan oluşuyor ve ben beşi birden bitince yazıcaktım.Ama onun yerine okuduğum gibi yorumlamak ve kitap hakkıındaki hislerimi net olarak yansıtmak istediğimden seriyi bölerek anlatıcam sizlere.

1)OBSİDYEN:

Kitabın ana karakterleri Katy ve Daemon.Ama iki karater dışında çok fazla yer alan karakterlerde var romanda.Katy babasının ölümünden sonra küçük bir kasabaya taşınır ve beklendiği gibi karşılanmaz.Kendisi dersler konusunda son derece başarılı,ailesine göre uslu,çok sosyal olmayan ve kitap bağımlısı biri.Taşındığı küçük kasabadaysa onun aksine her dakika ordan taşınması için ona sebepler vericek insanlarla taşınır.Fakat bu "insanlar" gerçekten bu kadar kötü olabilirler miydi?Ve neden inanılmaz seksi ve harika görünüşlülerdi?

Tanıştığı andan itibaren Daemon'dan her dakika hoşlanmayan ve bir o kadarda onun çekimine kapılan Katy için doğrularının değişme zamanı gelir.Daemon kendinden nefret etmesi için arkadaşlarıyla elinden geleni yapar ama kız kardeşi Dee Katy'nin arkadaşlığından hoşlanır ve buna engel olmaya çalışır.Katy Dee'nin en yakın arkadaşı olur ne olursa olsun ve bu arkadaşlık ona çok fazla şey getirirken tehlikeyide beraberinde getirir.


Zamanla Katy bir şeyler anormal olduğunun farkına varır.Daemon'nın,Dee'nin ve arkadaşlarının yok olan ve dünyaya milyonlarca uzaklıkta olan Luxen gezegeninden gelen ışık varlıkları olduğunu öğrenir.Fakat Luxen gezegenini yok eden Arumlular(kötü uzaylılar) dünyada Luxen avlamaktadırlar.


-Hey Kedicik,gizli ninja fln.mısın sen?(Katy ilk Arumlu öldürdüğünde Daemon'ın tepkisi)

Tüm bunların yanında Savunma Departmanıda uzaylıları insanların içinde asimile olmalarına zorlarlar.Her an hayatları izlenen Luxenliler için özgürlük yok,Yarının hatta bir dakika sonralarının bile garantisi yok.Ve bunlardan haberi olan insanlar birer birer yok olmaktalar.Aslında delicesine zıt karakterle sahipte olsalar,inkarda etseler Katy ve Daemon koşulsuz ve geri dönülmez şekilde birbirlerine aşık olurlar.

Birde uzaylılar insanların yanında yeteneklerini gösterdiklerinde insan üzerinde izdenen ışık bırakırlar.Bu ışıksa Arumlular için işaret fişeği gibidir.Katy bu savaşta Daemon'ın yanında kalmazsa Arumlular tek tek saldırıya geçerler.Arumları Luxenliler dışında öldüren tek şey ise "obsidyen".Daemon Katy'e obsidyenden bir bıçak sonrada kolye verir yandaki gibi.

En son saldırı olduğunda Katy ölümcül yara alır ve Daemon onu iyileştirir.Bu sayede aralarında bir bağ oluşur ve Katy'nin henüz haberi olmadan DNA'sı değişir ve yarı insan yarı uzaylı olur.Peki ya sonra?İlk kitapta şimdilik buraya kadar olaylar anlatılıyor.

Nefesimi tutarak okuduğum kitaplardandı ve tek kelimeyle inanılmazdı.Bu serinin tek kötü yanı aşırı bağımlılık yapabiliyor.Şidetle okumanızı öneriyorum!!



-Eğer uzaylılar gerçekse lütfen Daemon Black onların arasında olsun.








Kitabın book trailer'ı Youtube'da yapılmış.Sizler için onuda koyuyorum.İyi seyirler =)


2)ONİKS

Serinin ikinci kitabı açıkçası birincisinden çok daha güzel ve heycanlıydı.Keşke bitmeseyidiyorum şimdi.Biliyorumdaha serinin bitmesine üç kitap var fakat bu bilmiyorum bir başka harikaydı.

Sevgili Katy'miz bu kitapta deliler gibi aşık olmasına rağmen inadından vazgeçmeyip sonuna kadar direniyor Dameon'a.Ama bu direniş onun çok büyük sorunlara yol açmasına sebep olucak.Katy aralarındaki bağ yüzünden Daemon'ın ondan hoşlandığını ve iyi davrandığı zanneder ta ki bğın hisleri etkilemediğini öğrenene kadar.

Bu kitapta Arumlar'dan daha tehlikeli olan Savunma Dairesi kasabadadır.Ve tehlike çanları yüksek sesle çalar onlar için.Bunların yanında okula yeni biri gelir,Blake.Ve Katy çok yanlış kişilere güvenir ve bunların sonunda ölümlere yol açar istemedende olsa.Yol açtığı şeylerin vicdan azabı aslında Daemon'a deliler gibi aşık olduğunun itirafını sağlar.


Katy hiçbir şeyi zarar vermek için yapmıyordu aslında,sadece aşık olduğu adamı ve en yakın aradaşını korumak istiyordu.Kendini korumak istiyordu.Daemon'ın onu bakılcak bir sorumluluk veya bebek gibi korunmasız kalamıcağını düşünmesini istemiyordu.Ve bunlarla beraber inanılmaz güçlü yetenekleri olduğunu o ve birçok kişi öğrenirler.

Tüm bunlarla beraber yepyeni sırlar ortaya çıkmaktadır.Okurken inanın Daemon gerçek olsun diye milyonlarca kez dua etmişimdir.İnanılmazdı.Üçüncü kitaba geçicem fakat kalbim ne kadarına dayanır bilmyiorum.Heycan ve olaylar o kadar farklı ki.Hiç düşünmediğim şekilde ilerliyor kitap.

Her şey biryana 19 yaşındayım ve şimdiye kadar hiç kimsenin hissettirmediği o kadar çok duyguyu yaşadımki bu kitapta.Kitabı okurken sanki ilk kez ağladım,ilk kez utanıp kızardım.Hiç düşünmediğim birçok şeyi düşündüm.Karakterlerle birlikte o anı,mutluluğu,acıyı yaşamış oldum.Bu yüzden yazarın hakkını vermek gerek.Romanda olaylar harika olsada bir duyguyu manevi olarak insana yaşatmak bambaşka bir şey ve bunu çok nadir yazarlar yapabilir.Jennifer L. Armentrout'un okuduğum ilk kitaplarıydı ama diğer tüm kitaplarını okuma kararı almamı sağladı.

(Bu sayfa ve önceki iki sayfayı resmen hissettim.)

Ve açıkçası merak ettiğim birkaç şey oldu.Eğer ben olsaydım diyerek düşününce sanırım Daemon ne derse inanabilirdim ve öyle olsaydı Katy'nin yaptığı hataları yapmamış olurdum.Ama acaba benim şansıma daha mı kötü olurdu işler?Katy kadar paranoyakça düşünmeyebilirdim daha çok hislerimi yansıtmak isteyebilirdim ama bunların sonucu nasıl olurdu acaba?Keşke öğrenebilceğim böyle tahmin makinem olsaydı.Luxenler yok gerçekte biliyorum fakat sizce gerçekten gezegende yalnız mıyız?(Ben yalnız olduğumuza inanmayan taraftanım desem yalan olmaz.Koskoca evren tek biz olcak değiliz ya sonuçta.)Serinin geri kalan üç kitabınıda bitirdiğim zaman tekrar bu kitaplar hakkında bilgi vericem.Haftaya bir başka kitapla görüşmek üzere,iyi okumalar =)


-Daemon Black bütün gelecekteki kitap erkek arkadaşlarımla beni mahvediyor.








İkinci kitabında trailer'ı Youtube'da yayınlanmış onuda aşağıya koydum,iyi seyirler:)

18 Şubat 2015 Çarşamba

Siyah Buz-Becca Fitzpatrick

Herkese merhaba =) İlk kitap tanıtımı yapçağım yazım olucak ve son zamanlarda okuduğum,çok beğendiğim bir kitap "Siyah Buz".Bu yüzdende ilk olarak onla başlamak istedim.

Bu kitap Becca Fitzpatrick'in Hush Hush serisinden sonraki ikinci kitabı oluyor.Yazarımızın tüm kitaplarında olay akış yönü her zaman giriş bölümünde geçmiş olaylarla başlıyor sonra ilk bölüm çıkıyor karşımıza.İlk bölümde  günümüzden başlıyor roman ve çok farklı bir şekil haline geliyor.Sonunu kesinlikle tahmin etmeniz zor olucak ve buda romanı okuyucu için ilginç bir hale getiriyor.

Siyah Buz romanında anladığım en önemli şey "insanların bizim gözümüzde olduğundan çok farklı bir kişilikleri olabilceği ihtimalininde olması".Ana karakterlere ise Britt,Jude ve Calvin.

Britt'in verceği kararlar birçok kişinin ölümüne ve dağlardaki ölümlerin sorumlusunun bulunmasını  etkiler.Britt öyle kararlar verip hareket etmeliki daha fazla ölüm olmasın.Kendi bile ölüm döşeğindeyken düşünüp akıllıca kararlar vermek zorunda.

Öyle anlar varki romanda nefes almayı unutuyorsunuz desem yalan olmaz.Sadece öpüşme,bakışma bile sanki siz yaşıyormuşsunuz gibi kan akışınızı durduruyor.Olayların gelişmesiyle kitabın sonuna doğru böyle küçük bir sersemlik çöktü bana.Çünkü onları okurken hissettiklerim ve ya gerçek olsaydı neler hissederdim düşünceleriyle minik bir duygu fırtınası yaşadım.

Bütün bunların arasında,ölümle karşı karşıyayken,iki erkek arasında kalmak,yıllardır sevdiği adamla onu kaçıran adam arasında yapçağı tercih ve sonuçlarıda dağlardaki ölümlerle alakalı olunca işler çok farklı hal alıyor.Kitabı üç günde bitirdim ve keşke bitmeseydi dediğim favori kitap listeme baş sıralarda girdi bile.

-Aşık olmak hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı.

Akıcı ve sade bir dille anlatılması ve olayların gelişme hızı kitapta birleştiğinden sanki ordaymış gibi hissedip,düşüncelerinizi "ben olsam napardım?"şeklinde yönlendiriyor.Ben bu kitabı okuduktan sonra dağcılık,ilkyardım ve hayatta kalma kitaplarından sipariş verdim hemen.Sevdiğim bir roman olunca kendimi tutamıyorum ve kitaptakilerle ilgili olabilcek başka kitaplarıda okuyorum.Onlarıda kargom gelip okuduktan sonra sizlerle paylaşıcam..

Kitap baştan sona kadar harika ama sadece sonunu sevemedim.Ben yazar olsam diye düşünüp farklı bir şekilde bitirebilceğim için sevmedim.Romandaki olaylardan dolayı sadece sonunda olan bir olay yüzünden kitabı kötü yargılamak yazarada romanada haksızlık olur ama fikrimi söylemesem içimde kalırdı.Kitap aşk,ölüm,kayıplar,kaçırılmalar,sırlar,katiller ve akrabalık ilişkilerinin birbirlerine bağlı olduğu efsane bir roman olmuş.Umarım sizlerde beğenirsiniz.
Bir sonraki kitap tanıtımında görüşmek üzere,iyi okumalar dilerim.

Becca Fitzpatrick sitesinde kitap için playlist yapmış ve her şarkıyı ayrı sevdim.Playlist;

http://www.beccafitzpatrick.com/#!black-ice-playlist/c1b0d

Ayrıca youtube'da book trailerda yapılmış,umarım filmide çıkar.
Book Trailer;